7 Eylül 2011 Çarşamba

Dünya Buz Hokeyi için acı bir kayıp




Aslında bugün bu satırları yazmayı planlarken çok daha farklı şeyler yazacağımı düşünmüştüm.

Son 1 yıldır yaşadığım ülke olan Rusya'nın belki futbol'dan bile önde gelen sporu KHL buz hokeyi liginin açılış günüydü dün. 2011-2012 Sezonu geçen yılın şampiyonu Salavat Yulaev ile geçen yılın finalisti Atlant arasında sezonun ilk maçı oynanacaktı. Türkiye saati ile 16:00'da yaşadığım bölge itibari ile tam gece yarısı 24 te maçı izlemek için televizyonu açtım. Maç başladıktan sonra internette Rusya'da bir uçak düştüğü haberini okudum. Ama bu uçağın koca bir takımı yok ettiğinden henüz haberim yoktu. Çünkü eski Rus uçaklarının genelde düşüş haberi zaten alışılagelmiş bir olaydı. Maçın 6.dakikasında Andrey Kuteykin'in golüyle Salavat öne geçti.

Maçın periyodu bu skorla bitti ve takımlar içeri girdikten sonra bir yetkili sahaya inerek açıklamayı yaptı ve maçın iptal edildiği söyledi. Bu anlar ve bundan sonrası ile ilgili salonda olanları aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.



07 Eylül 2011 Rus Hokeyinde maalesef kara bir gün oldu. Cumartesi sezonun ilk maçını oynayacakları Beyaz Rusya'nın başkenti Minsk'teki maça Moskova aktarmalı olarak giden Yaroslavl şehrinin geçen yıl play-off ta yarı final oynamış takımı maalesef yok oldu. 1 oyuncu dışında tüm oyuncuları ve teknik kadrosu kazada hayatlarını kaybettiler. Hayatta kalan tek sporcusu Alexander Galimov'un durumunun çok ağır olduğu gelen haberler arasında. Böyle üzücü bir olaydan sonrada zaten çok fazla yazacak bişey yok maalesef. Ölenlerin ailelerinin ve Rusya buz hokeyinin başı sağolsun.


18 Nisan 2011 Pazartesi

Fenerbahçe Kadın Basketbol takımımız ŞAMPİYOOOON

‘Herşeye Rağmen Şampiyon’ bu üç kelime gerçekten tüm yılı özetleyebiliyor. Çünkü bu yıl bu takımın başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi. Takımda 1 kişi hariç idareci, teknik heyet ve Sporcularımıza sonsuz teşekkürler. Üstüste 6 şampiyonluğumuza ulaştığımız bu yıl en değerli olanınıda kazandığımızı düşünüyorum.


Bu yıl ile ilgili yazacak çok şey var ama yazacaklarım kötü olacağından şimdilik biraz yutkunuyorum ve sinirim biraz daha yatıştığında bu yıl olanlarla ilgili yaşadıklarımızı kaleme alacağım.


Bu yazıda sadece play-off final serisi ile ilgili düşüncelerimi ve sevinçlerimi aktarmaya çalışacağım.


Normal sezonu deplasmanda yediğimiz sayı farkı ile gsmpın arkasında bitirdik ve saha avantajını onlara kaptırmış olduk. Benim açıkçası final serisi öncesinde umudum çok kırılmıştı. Çünkü bu takım çok ama çok fazla demoralize edilmiş ve üzerinde kirli oyunlar oynanmıştı.



Serinin 0-0 başladığı ilk maçta takımımız fırtına gibi girdi ve benim azalan inancımı bir anda tavan yaptırdılar. İlk maçın rakip sahada olması, onların yıllardır şampiyonluk hasreti çekiyor olması, bu yıl kazanılabilme ihtimali en yüksek şampiyonluk kupasının bu olması, rakiplerinin şampiyonluk serisine son vermek istemeleri, normal sezonu lider bitirdikleri için kendilerini %90,4 şampiyon olacakmış hissine kapılmaları, maçın Pazar günü olması, aç tavuğun kendini darı ambarında zannetmesi vs.vs. gibi sebeplerle Abdi İpekçi’yi tam dolduramasalarda hatırı sayırlır derecede bir kalabalıkla takımlarını desteklediler. Ama Fenerbahçemiz ilk periyodda atmosferden hiçte etkilenmeyeceklerini göstererek 23-22 lik bir skorla çıkmasını bildi.. ilk yarıyıda gene 1 sayı geride tamamladı ve 43-42 ile soyunma odasına gittik. Üçüncü periyodda Fenerbahçe geröek kimliğine bürünmüş bir şekilde maça ağırlığını koymaya başladı ve periyod sonunda 4 sayı farkla öne geçti. (56-60) Ve son periyodun ilk 6 dakikasında rakibini sahadan silerek farkı 14’e kadar çıkardı. Burdan sonra biraz gevşeme olsada sahadan 74-77 galip ayrılmasını bildiler. Ve seride 1-0 öne geçerek saha avantajının bize geçmesini sağladılar. İlk maçın bizim açımızdan yıldızı 21 sayı atan Matoviç ti.

2 maç Salı günü yine Abdi İpekçideydi. Rakibin artık kaybedecek hiçbir şeyi kalmadığından maça çok hırslı ve istekli başladılar. Tribünler ilk maçta alınan mağlubiyet, maçın hafta içi olması ve Fenerbahçe karşısında pabucun pahalı olduğunu anlamaları ile tribünler ilk maçtaki kadar dolu değildi. Onların hırsı ve bizim tempo düşüklüğümüz maç boyunca devam ettti. Maçta hiç üstünlüğü yakalayamadık desek yeridir. İlk yarıyı 44-33 maçıda 84-69 luk skorla kaybederek seride durumu 1-1 e getirdik. Maçta tek ayakta kalan sporcumuz Angel’di desek yanlış söylemiş olmayız. 23 sayıyı rakip potaya gönderdi bizim adımıza. Ama tabi sporcularımız bu işin Caferağa’sınında olduğunu biliyorlardı. Ve o salonun değişik ambiansının ve bulunduğu Kadıköy Topraklarının o kulübün tüm takımları üzerinde nasıl bi etki yaptığını iyi biliyorlardı.

Bu maçtan önce söylemek istediğim bir diğer konu ise malum takımın taraftar sitelerinde bu sene bizim takımımıza yapılan haksızlıkları bilmiyormuşçasına deli saçması bir takım introların dönmesi bizi ve sporcularımızı bir kat daha hırslandırıyordu.

Taraftaralrımızın Caferağa’yı tamamen doldurması ile 3.maç başladı. Takımımız taraftarımızın desteğini arkasını alarak maça çok iyi başladı ve ilk periyodu 18-16 önde tamamladı. Bunlar artık şampiyonluk zillerinin çalmaya başladığı anlardı. İkinci periyoddada iyi bir oyun sergileyerek soyunma odasına 38-34 lük üstünlükle gittik. 3.periyod 2 takım açısındanda dengeli gitti ve 58-54 lük bir skorlar son periyoda girdik. Fenerbahçemiz öldürücü darbeyi son periyodda vurdu ve tribünlerden AVAZ AVAZ şampiyonluk şarkıları söylenmesini sağladı ve maçı 12 sayılık farkla 80-68 kazandık. Maçın en iyisi attığı 22 sayı ile yine Angel olmuştu. Maç sonunda taraftar ile bütünleşme ve şampiğyonluk şarkılarının söylenmesinde orada olmayı çok isterdim.

Son maça gelinirken gene bir takım kirli oyunlar dönmeye başlamıştı. Bu kirli oyunların başında 3 saat içerisinde maçın hakemlerinin 3 kez değişmesi midemizi bulandırmaya yetmişti.

Ve artık dün akşama gelinmişti. Kupa salondaydı ve onu Kaptan Nevriye’nin elinde yükseldiğini görmek için artık sadece bu maçı kazanmak yeterliydi. Takımımızda bunun bilinciyle ilk periyoda başladık. İlk periyodu 25-21 önde kapattık. İkinci periyoddada üstün oyunumuzu devam ettirdik ve devreye 7 sayılık üstünlükle 40-33 önde girdik. 3.periyodda rakibin kaybedecek hiçbirşeyi kalmadığından saldırıya geçtiler ve farkı 4 sayıya indirip 55-51 lik skoru yakaladılar. 4.perioyddada onların üstünlüğü ile geçti 5 saniye kalada 2 sayıyla öne girdiler. Ama Horakova’nın attığı kritik serbest atışlarının 2sinide sokması sonucunda maçı uzatmaya götürmeyi başardık ve normal süre 75-75 eşitlikle sonuçlandı. Her iki takımda uzatmada bir çok periyoddan daha fazla sayı buldu. Ama 16 sayı atan takımımız maçı 91-86 kazanarak kupaya uzanan ekip oldu.

Ve o andaki sevincim gerçekten anlatılamaz. Birçok Futbol lig şampiyonluğundan bile daha fazla sevindiğimi söylesem abartmış olmam. Bu takımın üyelerine ne kadar teşekkür etsek azdır. Siz aldığınız her kuruşu hakederek kazandınız. Ve bizlere bu gururu yaşattınız. Bazılarına göre %9,6 olan şampiyonluk şansınıza rağmen o kupayı kaldırarak bizleri sevince boğarken birilerinide bir o kadar rahatsız ettiniz.

Sezonda olanlarla alakalı biraz daha sakinleştikten ve bu sevinci doya doya yaşadıktan sonra bir yazıyı buraya koyacağız.

POTANIN KRALİÇELERİ HERŞEYE RAĞMEN ŞAMPİYON




























KHL Rusya Kontinental Hockey League şampiyonu Salavat Yulaev

Yaşadığım ülke Rusya’nın en popüler spor dallarından biri olan hokey sezonunu bu yıl ucundan köşesinden takip etmeye çalıştım. Hatta bir takımada gönül verdim desem yalan olmaz. Tabiki gönül vermemdeki en büyük etkenlerden biri takımın renkleri idi. Fenerbahçemizle aynı renkleri taşıyan Atlant takımı idi bu. Öncelikle Şampiyonluk serisine biraz değinelim sonrasında Atlant ile ilgili başka bir yazıyıda kaleme alırız.

Batı konferansı finalinde Lokomotif i 6 maçlık seride 4-2 mağlup eden ve tarihinde ilk kez konferans şampiyonluğuna ulaşan Atlant ile Doğu Konferansında Metallurg’u çekişmeli bir seri sonucunda 4-3 mağlup eden Salavat Yulaev İlk kez KHL şampiyonu olabilmek için karşı karşıya geldiler. Kupanın adı ise bir hafta kadar 50.yılını kutladığımız uzaya ilk çıkan insan olan Gagarin’in ismini taşıyor.

Saha avantajı normal sezonu Atlant’tan daha yukarıda tamamladığı için Salavat ta idi.

İlk maç Ufa’da dolu tribünler önünde başladı. Ve henüz daha 1.dakikada evsahibi takım öen geçti. İlk periyodu 1-0 önde kapadı. İkinci periyod karşılıklı ataklarla ama golsüz kapandı. Üçüncü periyodda ise Atlant’ın maçın 44.dakikasında bulduğu golle eşitliği yakaladı ve maçı uzatmaya götürmesini bildi. Uzatma devresinin 2.dakikasında Kuteykin’in attığı gol ile maçı Salavat kazandı ve seride 1-0 öne geçti.

İkinci maçta Atlant oyuna hızlı başaldı ve bunuda maçın 8.dakikasında bulduğu golle deplasmanda 0-1 ile öne geçerek gösterdi. Ama 2.yarıda Salavat’ın muhteşem oyunu ve bulduğu 3 gol ile maçı adeta sürkülase etti. 3.periyodda gol olmadı ve maçı Salavat 3-1 kazanarak Moskova’da oynanacak deplasman maçları öncesinde 2-0 lık üstünlüğü yakaladı.

3.maç Atlant’ın tarihinde ilk Gagarin Cup finalinde evindeki ilk maçıydı ve Mıtişi arena tıklım tıklım doluydu. Maça gene iyi başlayan takım konuk ekipti ve 4.dakikada 0-1 öne geçtiler 12.dakikada Atlant durumu 1-1 yaparak ilk periyodu berabere bitirdi. 2.periyodun başında salavat birkez daha öne geçti. Maçın 28.dakikasında ise Atlant birkez daha beraberliği yaşadı. 2.periyodda beraberlikle kapandı (2-2). Maçın bitimine 7 dakika kala şampiyonluğun habercisi olan golü Torecen attı ve Salavat maçı 2-3 kazanarak seride durumu 3-0 a getirdi. Artık Atlant için seriyi burdan çevirmek gerçekten çok zordu.

Serinin 4.maçı yine Moskovadaydı. Ama bu maçta Salavat lı sporcular şampiyonluğu kendi taraftarları önünde yaşamak istermişçesine sadece defans ağırlıklı bir oyun sergilediler. İlk periyodu golsüz biten maçta 2. ve 3. periyoddaki 2şer golle Atlant serideki ilk galibiyetini elde etmiş oldu.

Serinin 5. ve son maçı Salavat için gerçekten şenliklerle başladı. Maç öncesi şovlar ve söylenen şakılar gelen şampiyonluğun habercisiydi. Maçı çok fazla zorlanmadan evsahibi ekip 3-2 kazandı ve 3.yılı oynanan KHL de ilk kez Gagarin kupası'nı kaldıran ekip oldu.

Maç sonrasında salonda çok büyük bir sevinç vardı. Ayrıca maç sonrasında 0 derecelik soğuğa aldırmayan Ufa’lıların sevinç gösterilerini Tv’den izledim.

Aşağıda resmini gördüğünüz bu prestijli kupayı kazanmak gerçekten çok büyük bir mutluluk olsa gerek.

Aşağıdaki resimlerdede maç sonunda Atlant'ın MVP oyuncusu Barulin'in ödülünü alışı ve takımın moskova havalimanında karşılanışı.










22 Mart 2011 Salı

CEV Şampiyonlar Ligi Final Four

Maalesef geçtiğimiz haftasonu Futbolda yaşadığmız sevinçten sonra Cumartesi günü bizim için adeta kabusa dönüştü ve Sarı Meleklerimiz yarı final maçında vgstt a 2 kez öne geçmelerine rağmen 3-2 mağlup olarak finale çıkamadılar. Bu yıl maalesef uzakta olduğumdan takımı sadece basından ve bloglarda yazılan yazılardan takip edebiliyorum. Ama anladığım kadarıyla geçen yılki takımımızı arıyoruz. Sezon başında yapılan hoca ve oyuncu transferleri ile Avrupa şampiğyonluğunu çantada keklik olarak gören sayın yetkililer bunun böyle olmadığını kaybedilen 2 kupa ile gördüler (Türkiye kupası ve şampiyonlar ligi).

Yine bloglardaki arkadaşlarımdan takip ettiğim kadarıyla organizasyonu yapan bizim takımımız biletleri 50 tl yaparak salonu Victoria Secret’s defilesine geldiğini zanneden insanlarla doldurmuşlar. Durum böyle oluncada taraftar baskısınıda kaybetmiş olduk. E tabiki vgstt nin iyi oyununuda yok sayamayız.

Daha sonra 3.lük maçında italyan takımını yenerek 3.olduk ama kime ne. Ben maalesef kızlarımıza canları sağolsun buda büyük başarıdır helal olsun diyemiyorum. Çünkü geçen seneki takımı düşününce bu yıl yapılacak iyide bir taraftar organizasyonu ile bu kupa bizim müzemize rahatlıkla girebilirdi.

Şimdi elde sadece Lig şampiyonluğu kaldı. Bu oyun ve bu mantalite ile ben onunda çok zor olduğunu düşünüyorum. Umarım ben yanılırım ve o kupa bizim müzemize gelir.

TKBL Normal sezonu bitti

İyi başlanan başka bir branşta daha şampiyonluğu zora sokmuş bulunuyoruz. Ama bununla ilgili tüm sorumluğu takıma ve yönetime yüklemek doğru olmayacaktır. Özellikle Taurasi olayından sonra takımımızın momentumu inanılmaz bozuldu ve nağmağlup gittiğimiz Eurolig ten üstüste aldığımız 2 mağlubiyet ile elendik. Daha sonra bir gs mağlubiyeti geldi ve liderliği onlara kaptırdık. Şimdi normal sezonu 2.bitirerek finale gs ile çıkmamız durumunda saha avantajını onlara kaptırdık. Ama tabiki öncelikle önümüzdeki 2 turu geçmemiz gerekiyor. İlk turda Samsun Basket ile karşılaşacağız ve seriye 1-0 önde başlıyoruz. Önce onları geçip sonrasındada yarı finali geçmek ve gs nin bu süreöte bizden daha fazla yıpranmasını ve hatta elenmesini dilemekten başka yapacak bişeyimiz yok.

Final serisine ulaşabilirsek o günün koşullarına göre tekrardan bir yazı kaleme alırız ama şampiyonluk için olan inancım çok yüksek değil maalesef.

galatasaray 1-2 Fenerbahçemiz



Haftalardır bu maçı bekleyipte yazmadığımız bloğumuza artık bir kaç not düşmenin vakti geldi. Öncelikle şunu söylemek isterimki sen çok büyüksün FENERBAHÇEM.

Ezeli rakip ve Ebedi eğlence ile yeni stadlarında yapılan ilk maçımızı tarihe önemli notlarla düşürmek çok güzel oldu. Haftalardır kişiliğime uymayan bir şekilde gs nin içeride oynadığı maçlarda yenilmemesi için dua ediyordum. Bu benimle birlikte birçok Fenerbahçeli dostumunda ortak duasıydı. Haftalardır takımımızın aldığı güzel sonuçlarla Trabzonspor’u geçip liderliğe oturduk. Tabiki her yıl olduğu gibi Fenerbahçemiz lider olunca ligte hemen görünmez eller uzandı ve Fenerbahçe’yi lider yaptı gibi deli saçması söylentiler tüm gazetelerde boy göstermeye başladı. Ligin son haftalarına doğru rakiplermiz kendi formalarını çıkartıp Fenerbahçe’ye rakip olacak takımın formalarınıda tozlu sandıklardan çıkarıp giymeye başladılar. Benki forma koleksiyoncusu bi insanım bende bile bu kadar forma yok diyebilirim. 


Gelelim gs maçına. Yaşadığım coğrafya itibari ile Tr den 8 saat ileride olamamızdan kaynaklanan durumla maç günü heyecanı bende 8 saat erken başladı. Bunu diğer Fenerbahçeli kardeşlerim çok iyi bilirler. Gün eski maç görüntüleri ve olası kadrolar üzerindeki düşüncelerle devam etti. Maçı bulunduğum yerdeki internetin çok yavaş olmasından dolayı (100kb) maalesef seyredemeyecek olmanın verdiği sinir ve stres ile madem izleyemeyeceğim takip te etmiyim de daha fazla heyecan olmasın diyerek maça 2 saat kala yatmaya gittim. Ama tabi bu maç öyle bişeyki sadece 2 saat 20 dk sonra gözler sabah olmuş gibi açıldı ve hemen telefondan skoru kontrol edeyim dedim birde baktım ki kazım denen insanın attığı golle gs’nin 1-0 önde olduğunu gördüm.

Tabi o dakikadan sonra artık uyku haram oldu. Sürekli cepten refresh ederek maçı takip etmeye başladım. Devre 1-0 bitti ve biraz acabamılar oluştu beynimde. 2.yarıda Semih’in attığı golden sonra yatakta bağırmamak için kendimi zor tuttum. Alex golü attığında yerel saatle sabah 6:50 filandı ve tan yeri ağırmaya başlamıştı. Yani onun attığı golle birlikte güzel bi gün beni bekliyordu artık. Daha fazla totem yapacak halim kalmamıştı ve hemen kalkıp pc başına oturdum. Anneciğimin ettiği dualarında yardımlarıyla maçı 2-1 kazanarak hem şampiyonluk yolunda 3 puan aldık hemde ezeli rakip ebedi eğlencemize inanılmaz yaralar açtık.

Daha sonra maçla ilgili detayları basında okumaya başlayınca daha keyifli dakikalar geçmeye başladı. Özellikle kazım insanının gol sonrasında kulübemizin önünden geçerken Aykut Hocamızı hedef alan hareketlerden sonra bu maçın kazanılması ‘O eli Fenerbahçe lavaboya sokar’ sonucunuda gçsterdi bize.

Böylelikle haftalardır ben ve benim gibi dua eden birçok Fenerbahçeli kardeşimin duaları kabul olmuş ve yeni stadındaki resmi özel tüzel antrenman çiftkale maçları dahil ilk yenilgisini bizden tadan 50.000 civarındaki rengi bozuk kalabalık ama biz desibel rekoru kırdık diyerek stadtan ayrılmıştı. Desibel rekorunu kırdıklarıda şüpheli ama buda onlara teselli ikramiyesi olsun diyoruz. 

Şimdi bir paragrafta kazım insanına açmak istiyorum. Bu kişi bizim takımımızda 3 yıl boyunca ekmek yedi. Yapmadığı pislik kalmamasına rağmen genede onu kazanabilmek için herşeyi denedik. Ama o ne kadar karakterli bir insan ve şu anda giydiği formaya ne kadar layık olduğunu ilk maçta attığı golden sonra yaptığı hareketle herkese gösterdi. Ve devre arasında Aykut Hoca’nın soyunma odasında söylediği iddia edilen sözlerin basına yansımasıda kazımın takımdan gönderilerek ne kadar doğru bir karar verildiğinide ortaya koydu. Ve alınan bu galibiyetlede başta kazım olmak üzere culio, zapata, pino ve takıma diğer yeni katılan gs liler gerçek gs li olmuş oldular.

Şimdi gelelim kendi takımımıza. Bizlere böyle güzel bir galibiyet yaşatıp bu galibiyeti silinmeyecek şekilde tarihe yazdırdığınız için sizlere ne kadar teşekkür etsek azdır. Umarım bu kazanma arzusu ve hırsı önümüzdeki maçlardada devam eder ve sezon sonunda 17 takımın önünde şampiyonluk ipini göğüsleriz.

Önümüzde milli maç arasını iyi değerlendirip Bursa ve ardından oynayacağımız Eskişehir maçlarını kayıpsız kapatırsak mutlu sona ulaşacağımızı tahmin ediyoruım.