18 Nisan 2011 Pazartesi

Fenerbahçe Kadın Basketbol takımımız ŞAMPİYOOOON

‘Herşeye Rağmen Şampiyon’ bu üç kelime gerçekten tüm yılı özetleyebiliyor. Çünkü bu yıl bu takımın başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi. Takımda 1 kişi hariç idareci, teknik heyet ve Sporcularımıza sonsuz teşekkürler. Üstüste 6 şampiyonluğumuza ulaştığımız bu yıl en değerli olanınıda kazandığımızı düşünüyorum.


Bu yıl ile ilgili yazacak çok şey var ama yazacaklarım kötü olacağından şimdilik biraz yutkunuyorum ve sinirim biraz daha yatıştığında bu yıl olanlarla ilgili yaşadıklarımızı kaleme alacağım.


Bu yazıda sadece play-off final serisi ile ilgili düşüncelerimi ve sevinçlerimi aktarmaya çalışacağım.


Normal sezonu deplasmanda yediğimiz sayı farkı ile gsmpın arkasında bitirdik ve saha avantajını onlara kaptırmış olduk. Benim açıkçası final serisi öncesinde umudum çok kırılmıştı. Çünkü bu takım çok ama çok fazla demoralize edilmiş ve üzerinde kirli oyunlar oynanmıştı.



Serinin 0-0 başladığı ilk maçta takımımız fırtına gibi girdi ve benim azalan inancımı bir anda tavan yaptırdılar. İlk maçın rakip sahada olması, onların yıllardır şampiyonluk hasreti çekiyor olması, bu yıl kazanılabilme ihtimali en yüksek şampiyonluk kupasının bu olması, rakiplerinin şampiyonluk serisine son vermek istemeleri, normal sezonu lider bitirdikleri için kendilerini %90,4 şampiyon olacakmış hissine kapılmaları, maçın Pazar günü olması, aç tavuğun kendini darı ambarında zannetmesi vs.vs. gibi sebeplerle Abdi İpekçi’yi tam dolduramasalarda hatırı sayırlır derecede bir kalabalıkla takımlarını desteklediler. Ama Fenerbahçemiz ilk periyodda atmosferden hiçte etkilenmeyeceklerini göstererek 23-22 lik bir skorla çıkmasını bildi.. ilk yarıyıda gene 1 sayı geride tamamladı ve 43-42 ile soyunma odasına gittik. Üçüncü periyodda Fenerbahçe geröek kimliğine bürünmüş bir şekilde maça ağırlığını koymaya başladı ve periyod sonunda 4 sayı farkla öne geçti. (56-60) Ve son periyodun ilk 6 dakikasında rakibini sahadan silerek farkı 14’e kadar çıkardı. Burdan sonra biraz gevşeme olsada sahadan 74-77 galip ayrılmasını bildiler. Ve seride 1-0 öne geçerek saha avantajının bize geçmesini sağladılar. İlk maçın bizim açımızdan yıldızı 21 sayı atan Matoviç ti.

2 maç Salı günü yine Abdi İpekçideydi. Rakibin artık kaybedecek hiçbir şeyi kalmadığından maça çok hırslı ve istekli başladılar. Tribünler ilk maçta alınan mağlubiyet, maçın hafta içi olması ve Fenerbahçe karşısında pabucun pahalı olduğunu anlamaları ile tribünler ilk maçtaki kadar dolu değildi. Onların hırsı ve bizim tempo düşüklüğümüz maç boyunca devam ettti. Maçta hiç üstünlüğü yakalayamadık desek yeridir. İlk yarıyı 44-33 maçıda 84-69 luk skorla kaybederek seride durumu 1-1 e getirdik. Maçta tek ayakta kalan sporcumuz Angel’di desek yanlış söylemiş olmayız. 23 sayıyı rakip potaya gönderdi bizim adımıza. Ama tabi sporcularımız bu işin Caferağa’sınında olduğunu biliyorlardı. Ve o salonun değişik ambiansının ve bulunduğu Kadıköy Topraklarının o kulübün tüm takımları üzerinde nasıl bi etki yaptığını iyi biliyorlardı.

Bu maçtan önce söylemek istediğim bir diğer konu ise malum takımın taraftar sitelerinde bu sene bizim takımımıza yapılan haksızlıkları bilmiyormuşçasına deli saçması bir takım introların dönmesi bizi ve sporcularımızı bir kat daha hırslandırıyordu.

Taraftaralrımızın Caferağa’yı tamamen doldurması ile 3.maç başladı. Takımımız taraftarımızın desteğini arkasını alarak maça çok iyi başladı ve ilk periyodu 18-16 önde tamamladı. Bunlar artık şampiyonluk zillerinin çalmaya başladığı anlardı. İkinci periyoddada iyi bir oyun sergileyerek soyunma odasına 38-34 lük üstünlükle gittik. 3.periyod 2 takım açısındanda dengeli gitti ve 58-54 lük bir skorlar son periyoda girdik. Fenerbahçemiz öldürücü darbeyi son periyodda vurdu ve tribünlerden AVAZ AVAZ şampiyonluk şarkıları söylenmesini sağladı ve maçı 12 sayılık farkla 80-68 kazandık. Maçın en iyisi attığı 22 sayı ile yine Angel olmuştu. Maç sonunda taraftar ile bütünleşme ve şampiğyonluk şarkılarının söylenmesinde orada olmayı çok isterdim.

Son maça gelinirken gene bir takım kirli oyunlar dönmeye başlamıştı. Bu kirli oyunların başında 3 saat içerisinde maçın hakemlerinin 3 kez değişmesi midemizi bulandırmaya yetmişti.

Ve artık dün akşama gelinmişti. Kupa salondaydı ve onu Kaptan Nevriye’nin elinde yükseldiğini görmek için artık sadece bu maçı kazanmak yeterliydi. Takımımızda bunun bilinciyle ilk periyoda başladık. İlk periyodu 25-21 önde kapattık. İkinci periyoddada üstün oyunumuzu devam ettirdik ve devreye 7 sayılık üstünlükle 40-33 önde girdik. 3.periyodda rakibin kaybedecek hiçbirşeyi kalmadığından saldırıya geçtiler ve farkı 4 sayıya indirip 55-51 lik skoru yakaladılar. 4.perioyddada onların üstünlüğü ile geçti 5 saniye kalada 2 sayıyla öne girdiler. Ama Horakova’nın attığı kritik serbest atışlarının 2sinide sokması sonucunda maçı uzatmaya götürmeyi başardık ve normal süre 75-75 eşitlikle sonuçlandı. Her iki takımda uzatmada bir çok periyoddan daha fazla sayı buldu. Ama 16 sayı atan takımımız maçı 91-86 kazanarak kupaya uzanan ekip oldu.

Ve o andaki sevincim gerçekten anlatılamaz. Birçok Futbol lig şampiyonluğundan bile daha fazla sevindiğimi söylesem abartmış olmam. Bu takımın üyelerine ne kadar teşekkür etsek azdır. Siz aldığınız her kuruşu hakederek kazandınız. Ve bizlere bu gururu yaşattınız. Bazılarına göre %9,6 olan şampiyonluk şansınıza rağmen o kupayı kaldırarak bizleri sevince boğarken birilerinide bir o kadar rahatsız ettiniz.

Sezonda olanlarla alakalı biraz daha sakinleştikten ve bu sevinci doya doya yaşadıktan sonra bir yazıyı buraya koyacağız.

POTANIN KRALİÇELERİ HERŞEYE RAĞMEN ŞAMPİYON




























Hiç yorum yok:

Yorum Gönder